EMİRUŞAĞI KASABASI

YER ALTI ŞEHRİ :
Antik coğrafyacı Strabon “tepesinde hiçbir zaman kar eksik olmayan dağların en yükseği “ diyerek
tanımladığı Kayserinin güneyinde bulunan ve Kayseri ile Develi ovaları ortasında yükselen Erciyes
( Argaios) Orta Anadolu’nun 3916 m ile en yüksek dağıdır.
Erciyes ve Hasan dağ jeolojik devirlerde antik birer volkandı.Bunlarla birlikte sayısız küçük volkanların
püskürtmeleri 10 milyon yıl önce başlayıp iki milyon yıl önceye kadar devam etmiştir.
Bu yanardağların çıkardığı lavlar,platolar,göller ve akarsular üzerinde 25.000 m2’lik
alanda 100-150 m kalınlığında farklı sertliklerde tüf tabakaları oluşmuştur.Bu doğal
oluşumdan dolayı Kayseri ve çevresinde (yamaç yerleşimleri) yer altı şehirleri yapılmıştır.
Kayseri yöresinde bilinenler içerisinde en geniş alana sahip olan
Emiruşağı Kasabası Yer altı şehri, Tomarza İlçesine 30 Km,Kayseri İline
85 Km mesafede bulunmaktadır. Yer altı şehri,kasabanın kuzey doğusunda “Kayanın üzerindeki
 Kale mevkii” diye adlandırılan eski kale kale kalıntısının bulunduğu alanın altında yer almaktadır.
Volkanik tüflerin oyulması ile oluşturulan ve kapadokya bölgesinde tanınan
Hiristiyanlık devrine ait yer altı sığınakların bir benzeri olan Emiruşağı Yer altı Şehri,
Kayseri bölgesindeki diğer yer altı şehirlerinden daha ayrıntılı bir mimariye sahiptir.
Belki de en büyüdür. Yer altı şehri olarak tanımladığımız volkanik tüf formasyonun oyulması
–yontulması sureti ile yapılan bu sığınma –tapınma alanı görünürde iki ana oda ve onlara
bağlı koridorlar, koridorlara bağlı diğer irili ufaklı mekanlardan oluşmaktadır.Mevcut mekanlarda
en az iki bacadan yer yüzüne açılmaktadır.10-15 basamaklı,dar ve dikine açılmış bu bacalar
havalandırma ve mekanlara giriş-çıkışları sağlamaktadır.

KALE :
Yer altı şehrinin üzerinde, çevreye hakim bir noktada kale kalıntıları görülür.Kale
kalıntıları kesme taştan yapılmış iri temel blokları,irili-ufaklı işlenmiş taş parçaları,
muntazam işlenmiş kemer parçaları ve eski dönemlere ait çanak – çömlek parçalarından ibarettir.
Kale yapımında harç kullanılmamıştır.Bloklar birbiri üzerine alıştırılarak bindirilmiş blok araları
molozla doldurulmuştur.İlk bakışta mimarı ve kullanılan malzemenin niteliği bakımından Hitit
döneminde inşa edildiğine işaret ederler. Bu koşullar altında kalenin hiç değilse yer altı
 
şehrinden çok daha eski bir döneme ait olduğu önerilebilir.

KUTSAL ALAN VE KAYA ÇANAKLARI :
Yer altı şehrinin üzerini örten az eğimli yapı görülebilen kalıntıların işaret ettiği gibi
Hitit İmparatorluğu döneminde dini törenlerin yapıldığı ve bu sırada onlarca koyun ve sığırdan
oluşan adak hayvanlarının.tanrılar adına aynı anda kesildiği kutsal bir alan,bir açık hava tapınma
mekanı olarak kullanılmış olmalıdır.
Burada yer alan kaya yüzeylerine derinlemesine oyulmuş irili ufaklı yüzden fazla çukur (Çanak),
kesilen kurbanların kanlarının akıtılması için hazırlanmıştır.
Kaya çanaklarının yer aldığı alanda,kaleden çıkan ve kutsal alanın yanından geçip doğuya doğru
uzayıp aşağıya,tarla seviyelerine inerek kaybolan bir “Kral Yolu” vardır. Zemin kayalığı üzerinde
“çelik çemberli tekerlekli” atlı arabaların sürekli gidip gelmelerinden meydana geldiği tahmin
edilen belirgin tekerlek izleri takip edilebilmektedir. “Kral Yolu” olarak adlandırılan bu yol,kaya
çanaklarının yoğunlaştığı alanda ışık-gölge durumundan da yararlanılarak akşama doğru
saatlerde yer yer net olarak izlenebilmektedir. 
                                                         YERALTI SEHRİ FOTOĞRAFLARI







hi5 Mouse Cursors